28 Ekim 2013 Pazartesi

Karabük Süper Lig’de.Heyecanı nerede?

2013-2014 Sezonu ilk yarısında şehrin Süper Lig'i hissedememesi üzerine 



Karabükspor Spor Toto Süper Lig’de üst üste 4.sezonunu geçiriyor…4 yıldır bu ligde gerçekten bir renk. Transfer ettiği yabancı oyuncularla, oynadığı futbolla, taraftar şovlarıyla… Bütün bunlar çok iyi şeyler. Peki Karabük halkı son 3 yıldır Süper Lig’in tadını ne kadar çıkarabildi? Ne kadar küme düşme korkusu olmadan maç izledi? Ne kadar stressiz maç izledi? Her sene son maçlara kadar korku, stres,tedirginlik…Hiç ligin son 6-7 maçı formalite icabı maç yapmadı. Şöyle sıkıntı yokken Karabüklü gençlere şans vermedi. Veremedi… Hiç bitmiş bir stadyumda maç izleyemedi. Ne stadyumdaki taraftarlar ne de ekran başından izleyenler… Mesela hiç bu 3 senedir de bu takımda oynayan ya da kadroda olan futbolcu var mı?  Ya yarım sezonluk ya da sezonluk futbolcular. Ya yarım sezonluk teknik direktörler ya da sezonluk.

Asıl sorun kimde ya hiç kimse bir şey bilmiyor ya da herkes birilerini suçluyor. Suçlu bazı söylentilere göre futbolcuların bir kısmının Tolunay Kafkas’a karşı bir düşüncede olup hocayı istemedikleri için futbolcularda mı? Bazı söylentilere göre Tolunay Kafkas’ın bazı oyuncularla arasının iyi olmadığı, diyaloglarını sağlıklı kuramadığı için Tolunay hocada mı? Yoksa bu iki söylentinin de bu kadar duyulmadan sorunu çözemeyen yönetim mi? Herkes bir günah keçisi ilan etme uğraşında. LuaLua, Erdem Özgenç, Uğur Uçar,İlhan Parlak ve teknik direktör Tolunay Kafkas… Hepsi bir yana da ben İlhan Parlak’ı ele almak istiyorum. Çoğu taraftara göre çoktan bileti kesildi kaptanın. Belki hocanın gözünde de. Peki sebep? “Çok gol pozisyonu harcıyor.” diye. Koşmuyor diye değil. Mücadele etmiyor diye değil. Ruhuyla sahaya çıkmıyor diye değil. Sadece kaçırdığı için. İlhan Parlak oynadığı şehri çok seven nadir futbolculardan. Evim diyor hatta Karabük’e. O olmasa bu takım ya bu sezon yada geçen sezon bu ligde olmazdı. Sadece İlhan Parlak değil her futbolcunun gol atma süresi uzayabilir. Burak Yılmaz örneği en göze çarpan. Kaçırdıklarıyla saç baş yoldurtuyor ama takımını sırtlamayı başarıyor. Önemli olan mücadele etmesi çünkü. İlhan da öyle; ilerde top tutarken, orta yaparken, kafa vururken gördüğümüz gibi defansta kritik hamle yaparken de görebiliriz. İlhan mücadele gücü en yüksek oyuncu. Son oynanan Antalya maçında Akpala’nın kaçırdıklarını İlhan Parlak eminim kaçırmazdı. Ben İlhan Parlak'ı çok beğeniyorum. İlhan'ı savunduğum için tepki bile alabilirim belki ama mücadele gücünün hakkı verilmeli. Ayrıca Gökhan Ünal ligin başında 2 hafta da 2 gol attı. Niye birden kadrodan kesildi? Gökhan’ın 100ler kulübüne girmeye 6 golü kaldı. En azından bunun için bile atar golleri. Sonradan oyuna girdiği halde katkı sağladı bence. Sorun tam ortada bence Ahmet İlhan geçen seneki Ahmet İlhan değil. Erkan Kaş mı? Pedersen mi? Furkan mı?  Bunlardan biri ya da değişmeli artık sabit ilk 11 lazım. Eskiden çok gol yerdi kırmızı-mavililer. Bu sezon kalesi de defansı da sağlam. Tek sorun doğru orta saha ve iş bitirici forvet.

Ayrıca kent ne kadar rağbet gösteriyor ki maçlara? Küme düşme mücadeleleri hariç kaç tane maçı stadyum aldırabildi mesela? Bağıran bir kale arkası var başka bir yer yok. Onlar da alt katta oldukları için sesleri dağılıyor ve kameraya bile misafir tribün sesi fazla geliyor. Stadyuma maça gidenlerin kaç tanesinde forma var peki? Bırakalım formayı kaç tane atkı var? Artık Süper Lig’de üst üste 4.sezonu olan bir takımın seyircisi böyle olmamalı. Bilet fiyatlarından yakınanlar var. Bu lig Türkiye’nin en üst düzey ligi. Bence o kadar da fahiş fiyatlar değil. Her ne kadar da bunlar olsa hiçbir basın mensubu teşbih yaparken “kenti satın almak” söz dizisini kullanamaz. Hele ki bu kent cumhuriyet kenti ve işçi kentiyse. Genç bir basın mensubuyum. Bu mesleğin önde gelen isimlerinden Fatih Altaylı’yı bir kardeşi bir gazetecilik hayali olan genç olarak kınıyorum. Karabük şehri gerçekten futbolun tüm güzelliklerini hak eden bir şehir ama bunu hücrelerine kadar hissetmeleri lazım. Ben Eskişehir’de okuyan biriyim. Burada bir turist gelse bile maç günü olduğunu anlar. Herkeste ya atkı ya forma var çünkü. Herkes kırmızı-siyah. Çeşitli gruplar halinde stadyuma tezahüratlar yapılarak gidiliyor. Yoldan geçenler “Bugün maç var yine belli ki.” Diyorlar. Karabük gibi tek eğlencesi futbol olan bir kente de artık yavaş yavaş bu bilinç aşılanmalı. Karabükspor’un bu gidişatı düzelmezse yine kümede kalma mücadelesi verebilirler. Önlerindeki 3 hafta Beşiktaş, Çaykur Rizespor ve Akhisar Belediye ile oynayacaklar. Umarım kırmızı-mavili bu şirin kent yıllarca bu ligde bir renk olarak kalıcı olur.