"Hayal gibi goldü."
Henüz 15 yaşında Fenerbahçe’ye transfer oldu. Çoğu futbolsever onu Fenerbahçe forması ile
Şampiyonlar Ligi’nde Dinamo Kiev’e attığı gol ile hatırlıyor. O isim hafızalarda
hep “Fenerbahçeli Kerim” olarak kalacak olan Kerim Zengin…
Genç yaşta Fenerbahçe’ye transfer olduktan sonra,
Mersin İdman Yurdu, İstanbul BŞB, Antalyaspor, Karabükspor, Sivasspor,
Gaziantepspor, Gençlerbirliği, Akhisar Belediyespor gibi takımlarda oynayan ve şu an ikinci kez
Karabükspor’da bulunan Kerim Zengin futbolculuk yaşamındaki tecrübeleri
aktarırken, genç futbolculara da tavsiyelerde bulundu.
15
yaşında büyük bir takıma transfer olmak nasıl bir duygu?
Mersin'de
Milli Takım için elemeler olduğunda Fenerbahçe tarafından izlendim. Sadece
Fenerbahçe değil Galatasaray ve Beşiktaş'ta ilgileniyordu ama Fenerbahçe'ye söz
verdiğimiz için 15 yaşımda Fenerbahçe'ye transfer oldum. Hedefim sadece
Fenerbahçe'ye transfer olmaktan çok futbolda iyi bir yerlere gelmekti. Transfer
olduktan sonra camianın içinde vakit geçirdikçe "Neden olmasın?" deyip hayaller kurmadım diyemem. İki haftada
bir Şükrü Saraçoğlu Stadyumu'nda Fenerbahçe'yi izlemek hayal gibiydi. Sarı lacivertli
camiadaki ilk yılımda PAF takımda çok çalıştım. Kimsenin beklemediği performans
sergiledim ve hocaların bana bakış açıları olumlu anlamda gelişti. O dönemlerde
altyapıda şu an yönetici olan İlhan Ekşioğlu ve efsane futbolcu Cemil Turan ilgileniyordu.
Senenin sonunda A takım ile birlikte kampa çağrıldım. Fenerbahçe'deki A takım
kariyerim bu kamp çağrısı ile başladı diyebilirim.
Fenerbahçe’de
A takımda forma giymeye başlaman ve Dinamo Kiev maçında attığın o efsane golün
hikayesini bir de senden dinleyebilir miyiz?
Ülkemizde alt yapıya çok önem veriliyor diyemeyiz. Alt
yapıda çok önemli oyuncular var ama yine de çok önem verilmiyor. A takıma çıkan
alt yapı oyuncusu da kendisinin A takımda çok fazla duramayacağının farkında ve
verilen şansları iyi değerlendirmek zorunda. Everton maçında Olimpiyat
Stadı'nda dolu tribünler önünde son iki dakika da sahaya çıkmak, yıldız
futbolcularla aynı sahada oynamak benim için büyük bir şanstı. Ardından
Hollanda Kampı'na gittik. Orada Zico'nun bana karşı davranışlarındaki samimiyet
ve sıcaklık, bana gösterdiği ilgi beni çok mutlu etmişti. Yerli hocalardan
bunları görmek pek mümkün olmuyor. Çoğu futbolcu genelde yabancı
hocalardan genç
yeteneklere önem vermesi ve önünü açması açısından memnun kalmıştır. Zico'nun bana samimi
davranması, kafamda "Acaba beni oynatır mı?" sorusunu oluşturdu.
Şampiyonlar Ligi eleme maçında Dinamo Kiev ile eşleşmiştik. Eşleşmenin ilk
ayağında Kiev'de Serkan Balcı’nın kırmızı kart görmesi rövanşta benim
oynayacağımın habercisiydi. Avrupa maçından önce hoca beni lig maçında oynattı.
Zico hafta içinde oynanacak olan Şampiyonlar Ligi'ndeki rövanş maçında bana
formayı vereceğini söyledi. O maçta da o güzel golü attım. İki kişiyi
çalımlayıp sert bir vuruşla topu ağlara göndermiştim. O maçta 52 bin kişi
önünde o golü atmak benim için büyük şanstı. Bana daha önce "15 yaşında
Fenerbahçe'ye transfer olacaksın ve kalabalık bir statta Şampiyonlar Ligi'nde
gol atacaksın." deseler inanmazdım. Hayal gibi gelirdi. O maç 2-2
bitmişti. Keşke 2-0 bitseydi de benim golümle tur atlamış olsaydık. Daha
anlamlı olurdu.
Fenerbahçe’nin
100.yıl kadrosunda bulunmak nasıl bir his?
Fenerbahçe'de geçirdiğim her dakika güzeldi.
Özellikle Fenerbahçe gibi büyük bir camianın 100.yıl kadrosunda bulunmak
mükemmel bir duygu. Roberto Carlos, Alex de Souza, Anelka, Kezman,Rüştü Reçber
gibi yıldız bir çok isimle oynamak çok güzel bir histi. Hoca olarak Zico gibi
büyük bir isimle çalışmak da çok önemliydi. Beni oynattığından dolayı söylemiyorum.
Dünya üzerinde kime sorarsanız sorun gerçekten iyi bir teknik adam olduğunu
söylemeyecek kişi yoktur.
Bir
röportajınızda “Her sene farklı takımda oynamak benim için dezavantaj oldu.”
demiştiniz. İstikrarın önemine vurgu için söylediniz değil mi?
Bir kulüpte istikrar çok önemli. Her sezon başka
takımda olmak benim istediğim bir durum değildi. Kulüplerin tercih meselesi.
Keşke bir kulüpte kalıp da 3-4 sezon geçirebilseydim. Eğer 3-4 sezon aynı
takımda kalsam tekrar büyük takımların birinde olurdum. Bunu çok net bir
şekilde söyleyebilirim. 2010-2011 sezonunda genç bir yaşta, 25 yaşında
Karabükspor'a transfer oldum. Sezon sonunda takımdan ayrılıp Sivas'a gitmesem
Karabük'te kalmış olsam bir ya da iki sezon sonra büyük takımlara gitme şansım
olabilirdi. Hatta Milli Takım'a girme şansım olabilirdi. Artık 30 yaşıma
geldim. En azından genç arkadaşlarımız bu hataya düşmesinler.
Gittiğiniz
her yerde size “Fenerbahçeli Kerim” diyorlar. Bu durum hakkında ne
düşünüyorsunuz?
Ne kadar farklı takıma gidilirse gidilsin, insanlar
seni ilk tanıdığı takımla özdeşleştiriyorlar. Her yerde "Fenerbahçeli
Kerim" olarak anılıyorum. Benim adıma bu güzel bir şey. Çoğu insanın hayal
ettiği bir şeyi gerçekleştirdiğimin farkına varıyorum. Futbolu da bıraksam bu
durum değişmeyecek. Her adım anıldığında mutlaka yanında bir yerlerde Fenerbahçeli
kelimesi geçecek. Dediğim gibi bu güzel bir olay.
Son
olarak, genç yaşta büyük bir takıma transfer olmuştunuz. Şimdiki genç
futbolcular hakkında neler düşünüyorsunuz? Onlara tavsiyeleriniz var mı?
Bizim zamanımızdaki gençler ile şu andaki gençler
arasında çok büyük fark var. Önceki nesiller büyüklerine karşı oldukça
saygılıydı. Bu durumu şu an çok gördüğümüzü söyleyemeyiz. Şimdiki gençlerde
aşırı duygusallık var. Daha profesyonel maça bile çıkmadan kendilerini elit
sporcu olarak görüyorlar. Çok sıkıntılı bir durum. Bu durumu da açık bir
şekilde görebiliyoruz. Son yıllarda alt yapılardan çıkan oyuncu sayısı yok
denecek kadar az. Bizim zamanımızdaki büyükler gençlere böyle anlayışlı
yaklaşmıyorlardı ama şimdi gayet anlayışlı yaklaşmalarına rağmen gençler iç
dünyalarında neler yaşıyor bilemiyoruz. Bizlerden bir şeyler dinlemeyip
tecrübelerimizden yararlanmazlarsa benzer hataları yaşayarak tecrübe etmek
zorunda kalacaklar. Profesyonel olmadan profesyonel oyuncuları oturdukları
yerden eleştirmeleri zaten en basit hatalardan biri. Kendilerine hiç değer
verilmediğini düşünüyorlar. Bizim zamanımızda ve bizden önceki zamanlarda
gerçekten değer verilmese de aklımıza bunu getirmemeye çalışırdık. Kendilerini
çoktan profesyonel olmuş gibi hissediyorlar. Yüzlerine de söylüyorum.
"Tecrübelerden faydalanmazsanız, ilerde sıkıntı çekersiniz." diyorum
ve gerçekten sıkıntı çekecekler.